22 Ekim 2017 Pazar

Geleceğe Dair

Roger Stapley adlı fütürist yazar, 2018 yılından sonra hayatımızın nasıl değişeceğini anlattı.

Sadece 20 yıl önce fotoğraflarımızı kağıda basıyorduk
1998’de Kodak’ta 170.000 kişi çalışıyordu, şirket ürettiği  fotoğraf kağıtlarının yüzde 85’ini dünya çapında satıyordu. Birkaç yıl içinde fotoğraf kağıdı üretimine gerek kalmadı ve şirket iflas etti.
1998 yılındayken, çok değil üç yıl sonra 2001’de fotoğraflarınızı film kağıdına çekmeyeceğiniz aklınıza gelir miydi? Dijital kameralar 1975 yılında icat edildi. İlk kameralar sadece 10.000 piksel kabiliyetindeydi. Bütün üst teknolojilerde olduğu gibi dijital kameralar uzunca bir süre hayal kırıklığı yarattı ama daha sonra, sadece birkaç yıl içinde, film fotoğrafçılığına göre çok üstün olduğu kanıtlandı ve fotoğrafçılıkta kullanılan başlıca yöntem haline geldi.

2018 yılında pek çok değişecek!

Şimdi aynı şey yapay zeka, sağlık, elektrikli/otomatik (şoförsüz) araçlar, eğitim, üç boyutlu baskı, tarım ve mesleklerde de oluyor.
Dördüncü endüstri devrimine, üstel yazılım teknolojisine hoş geldiniz!.. Bu yazılım kabiliyeti 5-10 yıl içinde geleneksel endüstri yöntemlerinin büyük bölümünü yok edecek.
Uber’in sadece bir yazılımdan ibaret olduğunu, şirketin kendine ait bir tek otomobili bile olmamasına rağmen dünyanın en büyük taksi şirketi olduğunu hatırlatmak isterim.

Yapay zeka

Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirme kabiliyetidir. Bilgisayarlar, dünyayı anlama ve yorumlama konusunda kat be kat üstün. Google Alphago isimli yapay zeka bilgisayar, dünyanın en iyi “go play” oyuncusunu yendi. Bu olay, tahmin edilen tarihten on yıl önce gerçekleşti. Bu da gösteriyor ki teknoloji tahminimizden de hızlı gelişiyor.

ABD’de genç avukatlar işsiz

Avukatların ilgilendiği çok karmaşık olmayan hukuki konularda gerekli öneri veya çözüm yollarını saniyeler içinde ve yüzde 90 doğrulukla “IBM Watson Programı“ndan alabilirsiniz. Aynı işlem avukatlarla yapılırsa doğruluk oranı yüzde 70’den yukarı çıkmıyor. Eğer hukuk tahsili yapıyorsanız hemen bırakın, yakın gelecekte avukat sayısı bugünkünden yüzde 90 daha az olacak, sadece özel konularda yetişmiş olanlar kalacak. Watson kanser teşhisinde sağlık personeline yardımcı oluyor. Watson tarafından yapılan kanser teşhisi, normal insan tarafından yapılana göre dört kat daha doğru ve kesin.

2018 yılında ilk şoförsüz araçlar yollarda olacak

2018 yılında ilk şoförsüz araçlar yollarda görünecek. 2020 yılı civarında günümüzün otomobil endüstrisi çökmeye başlayacak. Özel bir aracınızın olması gerekmeyecek. İhtiyaç duyduğunuzda telefonla araç isteyeceksiniz, şoförsüz araç kapınıza gelecek ve sizi gitmek istediğiniz yere götürecek. Park sorunu ortadan kalkacak, gittiğiniz mesafenin karşılığı olan ücreti ödeyeceksiniz.
Çocuklarımız araba sahibi olmak ve ehliyet almak zorunda kalmayacaklar. Böyle bir düzenleme ile yüzde 90-95 daha az sayıda araca ihtiyaç olacağından şehirler değişecek. Eskiden araç park sahası olarak kullanılan alanlar yeşil parklara dönüştürülecek.
Her yıl dünyada meydana gelen trafik kazalarında 1,2 milyon kişi hayatını kaybediyor. Bugün her yüz bin kilometrede bir kaza meydana geliyor. Oto pilotla yönetilen araçlarda kaza miktarı her 10 milyon kilometrede bire düşecek. Her yıl milyonlarca insanın hayatı kurtulacak.

Sigorta şirketleri zorluk çekecek

Kaza olmadığı için sigorta şirketleri büyük sorunlarla karşılaşacaklar, sigorta bedelleri 100 kat azalacak. Bugünkü araç sigortalama modeli ortadan kalkacak.
Arsa, arazi ev alım satım işleri de değişmek zorunda kalacak. İnsanlar işe giderken bile çalışabilme imkanına kavuştuktan sonra, uzak da olsa daha güzel ve doğaya daha yakın yerlere taşınacaklar. 2020 yılına kadar yollardaki araçların büyük kısmı elektrikli olacak.
Etrafı kirletmeyen, maliyeti oldukça düşük elektrikle çalışan araçlar kullanıldığından şehirler daha temiz ve daha sessiz hale gelecek.

Kömür madenleri bitecek

Güneş enerjisi maliyetleri o kadar düşecek ki bütün kömür şirketleri 2025 yılına kadar faaliyetini durduracak. Ucuz elektrikle birlikte ucuz ve bol su da gelecek. Bir metre küp tuzlu suyu içme suyu haline getirmek için sadece 2 kW elektriğe ihtiyaç var. Dünya üzerinde çok yerde yeterli su var, ama içme suyu yeterli değil. İnsanların istedikleri an, istedikleri kadar (maliyeti yok denecek kadar az) suya sahip olduklarında neler olabileceğini bir düşünün…

Akıllı telefonunuz sağlık taraması yapacak

Tricorder X’in fiyatı bu yıl açıklanacak. İlaç şirketleri cep telefonu ile birlikte çalışarak retinayı tarayan, analiz için kan ve nefes örneği alıp, 54 değişik test yaparak hangi hastalık varsa ortaya çıkaran “Tricorder” adı verilen bir tıbbi cihaz üretiyor. Cihaz oldukça ucuz olacağından birkaç yıl içinde dünya üzerindeki herkes, hemen hemen hiç harcama yapmadan en üst düzeyde sağlık hizmetine kavuşacak.

3 boyutlu yazıcılar ile evde kendi ayakkabınızı üretebileceksiniz

Önümüzdeki on yıl içinde en ucuz üç boyutlu yazıcıların (3DP) fiyatı 18.000 dolardan 400 dolara düşecek. Aynı zamanda cihazlar 100 kat daha hızlı hale gelecek. Bütün önde gelen ayakkabı firmaları bu günden bu cihazlarla ayakkabı üretmeye başladı. Uzak havaalanlarında uçak yedek parçalarının 3D printerlerle üretimine başlandı. Uzay istasyonunda 3D printer kullanılıyor. Bu sayede ihtiyaç duyulan yedek parça veya malzeme yerinde üretilebildiğinden geçmişte olduğu gibi büyük miktarda yedek parça taşınmasına gerek kalmıyor.
Bu yılın sonuna kadar yeni akıllı telefonlarda 3D tarama kabiliyeti olacak. Bu sayede kendi ayaklarınızın ölçüsünü çıkararak en uygun ayakkabıyı evde üretebileceksiniz. Çin’de 6 katlı bir iş merkezi 3D ile üretilerek tamamlandı. 2027 yılına kadar bugün geleneksel yöntemlerle üretilmekte olan malzemenin yüzde 10’u 3D ile üretilmiş olacak.

İş fırsatları

Belirli bir sahada iş hayatına atılmayı düşünüyorsanız, kendinize sorun; “Bu işi gerçekleştirebilecek miyim?” Cevabınız evet ise; “Bunu daha erken nasıl yapabilirim?” konusuna odaklanın. Tasarladığınız iş telefonunuzla yapılamıyorsa, fikrinizi unutun. 20’nci yüzyılda başarı için tasarlanmış herhangi bir fikir, 21’nci yüzyılda başarısızlığa mahkûm olabilir.

Birçok meslek şimdiden yok olmaya başladı

Bu günkü mesleklerin (işlerin) yüzde 70-80’i önümüzdeki 20 yılda yok olacak. Pek çok yeni mesleğin ortaya çıkacağı kesin, ancak böylesine kısa bir zaman aralığında “Yeterli sayıda yeni meslek ortaya çıkar mı?” sorusunun cevabını henüz bilemiyoruz.
Robotl

Tarım robotları


Önümüzdeki yıllarda “tarım robotları” 100 dolara satılacak. 3’ncü dünya ülkelerindeki çiftçiler arazilerinde bütün gün çalışmak yerine tarım robotunu yöneten birer yönetici olacaklar. Aeroponiklerin (havada yetiştirilen bitkiler) daha az suya ihtiyacı olacak.

Moodies: Yalan mı söylüyorsunuz?

Hangi ruh hali içinde bulunduğunuzu söyleyen “Moodies” adında bir uygulama var. 2020’ye kadar yüz ifadenizden yalan söyleyip söylemediğinizi tespit edebilecek uygulamalar geliyor. Tartışanların doğru veya yalan söylediklerinin kolayca anlaşılabildiği politik bir tartışma izlediğinizi düşünün.
Bu bugünün bilim ve teknolojisine göre bilebildiklerimiz. Kim bilir gelecekte daha neler olacak, tam anlamıyla büyüleyici, ürkütücü, heyecan verici!.. Baş döndürücü hızla gelişen teknoloji, yeni buluşlar ama en önemlisi yeni fikirler iyi eğitim almamış, bunun önemini kavramamış ülkelerin insanlarını silindir gibi ezip geçecek. Düşünün, tahayyül edin…

4 Nisan 2016 Pazartesi

Uluslararası Örgütlenmeler ve Ticari Anlaşmalar

Küreselleşme sürecini etkili bir biçimde yönetmek için çeşitli ülkeler, birbirleriyle çeşitli anlaşmalar yaparak, belli konularda işbirliği içinde hareket etmeyi seçerek, gümrük vergilerini azaltmak, serbest ticaretin önündeki engelleri kaldırmak, şirketlerin birlikte hareket etmesini ve etkileşmesini zora sokan düzenlemeleri değiştirmek vb çabalar içerisine girmişlerdir. Bu tür uluslararası anlaşmalara örnek olarak NAFTA'yı verebiliriz. 
The North American Free Trade Agreement (NAFTA), Türkiye'de Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması olarak bilinen anlaşmadır. Bu anlaşmanın tarafları KanadaABD ve Meksika'dır. 1 Ocak 1994'te yürürlüğe giren NAFTA kapsamında, söz konusu üç ülke arasındaki ticaret ve yatırımlar liberalize edilmiş, ilk kez yabancı şirketlere, anlaşma ülkelerini uluslararası tahkim kurullarında tek taraflı olarak dava etme hakkı tanınmıştır.Kuruluş amacı üye devletler arasında serbest ticaret bölgesi oluşturmaktır.
1994-2001 yıllarında yatırımcıların ABD, Kanada ve Meksika hükümetlerine karşı açtığı yüzlerce tahkim davası bulunmakta olup; bu davaların hemen hepsinde yatırımcılar kazanmış, devletler ise kaybetmiştir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzey_Amerika_%C3%9Clkeleri_Serbest_Ticaret_Anla%C5%9Fmas%C4%B1)
Dünyada ikinci önemli birleşme Avrupa Birliği'dir.
AVRUPA BİRLİĞİ (AB) NEDİR?
http://www.siviltoplumakademisi.org.tr/
Avrupa Birliğinin (AB) Tarihçesi: Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp AT üyesi ülkelerin hükümet politikalarında
uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla önsezili kimselerin düşüncelerinde yaşıyordu. Avrupa Birleşik Devletleri hümanist ve barışçı bir hayalin parçasıydı. Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870-1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupa ülkelerinin liderleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar. Avrupa'da ulusal uzlaşmazlıkları aşabilecek bir örgütlenmenin kuruluşu İkinci Dünya Savaşı sırasında totaliter yönetimlere karşı savaşan direniş hareketlerinden kaynaklandı.
Avrupa'da bütünleşme sürecine ivme kazandıran, biri federasyon yanlısı diğeri işlevselci iki akımın başlıca savunucuları İtalyan federalist Altiero Spinelli ile 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nun (AKÇT) kurulmasına yol açan Schuman Planı'nın ilham kaynağı Jean Monnet'dir. Federasyon yanlısı bu yaklaşım, yerel, bölgesel, ulusal ve Avrupa ölçeğindeki güç odakları arasında diyaloga ve tamamlayıcı bir ilişki kurulmasına dayanıyordu. İşlevselci yaklaşım ise egemenliğin ulusal düzeyden Topluluk düzeyine tedricen aktarılmasını savunuyordu. Bu iki görüş, günümüzde, tek pazar, para politikası, ekonomik ve sosyal kaynaşma, dış politika ve güvenlik gibi ortak eylemin devletlerin tek tek hareket etmelerinden daha etkili olduğu alanlarda, demokratik ve bağımsız Avrupa kurumlarına ulusal ve bölgesel makamlar kadar sorumluluk verilmesi gerektiği inancında iç içe geçmiştir. Sonuç olarak 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) Belçika, Batı Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda'dan oluşan 6 üye ile kuruldu. Bu ülkelerdeki kömür ve çelik sanayii ile ilgili alınan kararlar, bağımsız ve devletlerüstü bir kuruma (Yüksek Otorite) devredildi. Söz konusu kurumun ilk başkanı ise Jean Monnet oldu.
Avrupa Birliği 1995'te ilk öncülerinin anısına dikilmiş bir anıt gibidir; ekonomi, sanayi, siyaset, yurttaş hakları ve dış politika alanlarını kapsayan çok-sektörlü bütünleşmenin en ileri biçimidir. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu (AKÇT) kuran Paris Antlaşması (1951), Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nu (Euratom) kuran Roma Antlaşmaları (1957), Avrupa Tek Senedi (1986) ve Maastricht Avrupa Birliği Antlaşması (1992), Üye devletleri egemen Devletler arasındaki geleneksel anlaşmalardan daha sıkı bir biçimde birbirine bağlayan AB'nin hukuki temellerini meydana getirir. Avrupa Birliği, doğrudan uygulanma imkanı olan bir mevzuat oluşturabilmekte ve yurttaşları lehine özel haklar ihdas edebilmektedir.
Topluluğun çalışmaları, başlangıçta altı kurucu üyesi (Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg) arasında bir kömür ve çelik ortak pazarı kurulmasıyla sınırlıydı. Savaş ertesindeki o günlerde savaşın galip ve mağluplarını, eşitler olarak işbirliğinde bulunabilecekleri bir kurumsal yapı içinde bir araya getiren Topluluk, temelde barışı güvence altına almanın bir aracı olarak algılanıyordu. Altılar 1957'de, Fransız Ulusal Meclisi'nin Avrupa Savunma Topluluğu projesini reddetmesinden üç yıl sonra, işgücü ile mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına dayanan bir ekonomik topluluk kurmaya karar verdiler. Mamul mallarda gümrük vergileri planlandığı gibi 1 Temmuz 1968'de kaldırıldı; özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60'ların sonunda yerli yerine oturmuştu. Altılar'ın başarısı Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda'yı Topluluk üyeliğine başvurmaya yöneltti. General "de Gaulle" yönetimindeki Fransa'nın 1961'de ve 1967'de iki kez veto yetkisini kullandığı çetin bir pazarlık dönemini takiben, bu üç ülke 1972 yılında üyeliğe kabul edildiler. Üye devlet sayısını altıdan dokuza yükselten ilk genişleme ile birlikte, Topluluk sosyal, bölgesel ve çevresel konularda üstlendiği sorumluluklarla yeni bir derinlik kazandı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin 1970 başlarında doların konvertibilitesini askıya almasıyla ekonomik yakınlaşma ve parasal birlik gereksinimi açıkça kendini gösterdi. 1973 ve 1979'daki iki petrol kriziyle dünya çapında parasal istikrarsızlık daha da ağırlaştı. 1979 yılında Avrupa Para Sistemi'nin işlerlik kazanması döviz kurlarının sabitleşmesine yardımcı oldu ve Üye Devletlerin kararlı ekonomik politikalar izleyerek açık bir ekonomik alanın dayattığı disiplinden yararlanmalarını ve birbirlerine karşılıklı destek vermelerini sağladı. Topluluk 1981'de Yunanistan'ın, 1986'da da İspanya ve Portekiz'in katılmalarıyla güneye doğru genişledi. Bu genişlemeler, On ikiler'in, ekonomik gelişmeleri arasındaki farklılıkları azaltmaya yönelik yapısal programlar uygulamalarını kaçınılmaz kıldı. Bu dönemde Topluluk Güney Akdeniz ile Afrika, Karayipler ve Pasifik (AKP) ülkeleri ile yeni anlaşmalar imzalayarak uluslararası düzeyde daha önemli bir rol oynamaya başladı; AKP ülkeleri birbirini izleyen dört Lomé Sözleşmesi (1975, 1979, 1984 ve 1989) ile Toplulukla bağ kurdu. Tüm GATT üyeleri arasında 15 Nisan 1994'te Marakeş'te imzalanan bir anlaşma ile dünya ticaretinin gelişiminde yeni bir aşamaya girildi. Pazarlıkları bir blok olarak sürdüren Avrupa Birliği görüşmelere damgasını vurma ve çıkarlarının gözetilmesini sağlama konusunda çaba harcadı.
1 Ocak 1995'te Avrupa Birliği'ne üç yeni üye katıldı. Avusturya, Finlandiya ve İsveç kendilerine özgü katkılarıyla Birliği zenginleştirmekte, Orta ve Kuzey Avrupa'da yeni açılımlar sağlamaktadırlar. 2004 yılında ise on yeni ülke Avrupa Birliği'ne üye oldu. (Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya). 1995 tarihinde üyelik başvuruları kabul edilen Bulgaristan ve Romanya ile 2000 yılında resmi müzakerelere başlandı ve 2007'de birlik üyesi olabilecekleri öngörülmektedir. 1987 yılında üyelik başvurusunda bulunmuş olan Türkiye ise 3 Ekim 2005'te müzakere çerçeve belgesinin kabulu ile resmen müzakere sürecine başlamaya hak kazanmıştır. Müzakerelerin ilk bölümü olan tarama sürecinin tamamlanma tarihinin Eylül 2006 olacağı öngörülmektedir. 2003'te adaylık başvurusunu yapmış olan Hırvatistan ile 2005'te müzakerelere başlanmıştır. 2004'te adaylık başvurusu yapan Makedonya ise Aralık 2005'te aday ülke statüsü kazanmıştır. Son olarak da Arnavutluk, Sırbistan-Karadağ, Bosna Hersek ve BM güvencesi altında korunan Kosova adaylık statüsü bekleyen ülkelerdir.
Birlik, Dünyanın en büyük ticaret gücü olmasına karşın, Birlik diplomatik etkinliğini arttıracak yapıları geliştirmekte ağır davranmıştır. Avrupa siyasi işbirliğinin amacı dışişleri ve güvenlik politikası alanlarında hükümetler arasında daha derinlemesine bir eşgüdümün sağlanmasıdır. Dünyadaki durgunluk ve mali yükün paylaşımı konusundaki iç çekişmeler 1980 başlarında bir "Avrupa karamsarlığı" havasının doğmasına neden oldu. Ama 1984'ten sonra bunun yerini Topluluğun canlandırılması konusunda daha umutlu beklentiler aldı. Jacques Delors başkanlığındaki Komisyonun 1984'te hazırladığı Beyaz Kitaba dayanarak Topluluk 1 Ocak 1993'e kadar tek pazar oluşturmayı kendisine hedef edindi. Avrupa Tek Senedi 17 ve 28 Şubat 1986'da imzalandı ve bu iddialı hedefle ilgili mevzuatın kabulü konusunda yeni usuller geliştirdi. Tek Senet 1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe girdi. Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından 3 Kasım 1990'da iki Almanya'nın birleşmesi, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyet denetiminden kurtulmaları ve demokratikleşmeleri, Aralık 1991'de de Sovyetler Birliği'nin çözülmesi Avrupa'nın siyasi yapısını baştan aşağı değiştirdi. Üye Devletler bağlarını güçlendirme kararlılığıyla, temel özellikleri 9-10 Aralık 1991'de Maastricht'te toplanan Avrupa Doruğu'nda kararlaştırılan yeni bir Antlaşmanın müzakerelerine başladılar. 1 Kasım 1993'te yürürlüğe giren Avrupa Birliği Antlaşması Üye Devletlerin önüne iddialı bir program koymaktadır: 1999'a kadar parasal birlik; yeni ortak politikalar, Avrupa yurttaşlığı; diplomatik işbirliği; ortak savunma ve iç güvenlik. Dünya ölçeğindeki rekabeti göğüsleyebilmek ve işsizliği azaltmak için Avrupa Zirvesi, Komisyon tarafından sunulan 'Büyüme, rekabet, istihdam' adlı Beyaz Kitaba dayanarak Temmuz 1994'te kıta ölçeğinde altyapı ve iletişim projelerini yürürlüğe koymaya karar verdi.
Artık AB'nin, bir yandan Üye Devletlerin kimliklerini korurken diğer yandan da karar verebilme ve uygulama yeteneği bulunan hem etkili hem de demokratik bir örgüt olma yolunda daha ileri gitmekten başka seçeneği yoktur. Yapısını güçlendirip karar mekanizmalarını rasyonalize edemezse, iyice gevşeme ya da kımıldayamaz hale gelme seçeneğiyle karşı karşıya kalacaktır. Atlas Okyanusu'ndan Urallar'a uzanan 'Büyük Avrupa' ancak tek sesle konuşup hareket eden istikrarlı bir çekirdek etrafında yapılanırsa örgütlü bir güç olarak gelişebilir. Birliğin hedefi 25 üyeli yapısının yeni görevleri göğüsleyebilecek şekilde uyarlanması ve kurucularının büyük siyasi projelerinin kaynakları göz ardı edilmeden ve kapsamı kısıtlanmadan tüm kıtaya istikrar sağlanması ve yeni üyelerin katılımına yardım ve teşviktir. Yaklaşık yarım yüzyıldır Avrupa bütünleşmesi, kıtanın gelişmesi ve halkının zihniyeti üzerinde önemli etkilerde bulunmuştur; aynı zamanda güçler dengesini de değiştirmiştir. Siyasi renklerinden bağımsız olarak tüm hükümetler mutlak ulusal egemenlik çağının artık geçtiğinin farkındadır. Ancak güçlerin birleştirilmesi ve AKÇT Antlaşması'nın ifadesiyle "gelecekteki kader birliği" için harcanacak çabalar sayesinde, Avrupa'nın eski ulusları ekonomik ve sosyal gelişmelerini sürdürebilir ve dünya ölçeğindeki etkinliklerini koruyabilirler. Ulusal ve ortak çıkarların sürekli dengelenmesine, ulusal geleneklerin farklılığına saygı gösterilmesine ve farklı kimliklerin güçlendirilmesine dayalı Topluluk yaklaşımı her zaman olduğu gibi bugün de geçerlidir. Devletler arasındaki ilişkilere damgasını vuran köklü düşmanlıkları, üstünlük saplantılarını ve savaşçı eğilimleri aşacak biçimde tasarlanan bu yaklaşım Soğuk Savaş yılları boyunca Avrupa'nın demokratik ülkelerinin özgürlüğe olan bağlılıkları çevresinde birleşmelerini sağlamıştır. Doğu-Batı karşıtlığının ortadan kalkması ve kıtanın siyasi ve ekonomik bakımdan yeniden birleşmesi, Avrupalıların gelecekleri için bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duydukları Avrupa ruhunun zaferidir.
Avrupa Birliğinin hedefleri dört başlık altında sıralanabilir. Bunlar;
1) Avrupa Vatandaşlığı kavramının oluşturulması,
2) Özgürlük, güvenlik ve adaletin güvence altına alınması,
3) Ekonomik ve sosyal gelişmenin desteklenmesi,
4) Dünyada Avrupanın rolünün vurgulanmasıdır.
AVRUPA BİRLİĞİNİN FAALİYETLERİ
Adalet ve İçişleri
Özgür AB vatandaşlarının AB sınırları içinde herhangi bir yerde seyahat etme, çalışma, yaşama hakları garanti altına alınmıştır. Bu haktan tam olarak yararlanabilmek için insanların kendi hayatlarına yönlendirmeleri ve iş güvenliklerini sağlamaları gerekmektedir. İnsanlar uluslararası suça karşı korunmalı ve Birlik düzeyinde temel haklarına saygı gösterilmeli ve adaletten eşit faydalanmalıdırlar. Bu durum AB'nin güven, adalet ve özgürlük alanı yaratmasının nedenidir.
Araştırma ve Yenilik
AB dünyanın tüm bilimsel bilgi kapasitesinin neredeyse üçte birini üretir. Araştırma ve yenilik, AB halklarının beklediği refah ve yaşam kalitesinin taşınması amacına hizmet eder. Ortak programlar AB ülkelerinin çalışmalarını birleştirir. Ana araç altıncı çerçeve programıdır. Bu program üye ülkeler ve diğer bazı ülkeler ve AB'nin kendi Ortak Araştırma Merkezi'ndeki araştırmalara fon sağlar.
Balıkçılık
AB balıkçılık endüstrisi, topluluğun en önemli besin ve istihdam kaynaklarından biridir. Bu sebeple balık avlanmasının sınırlandırılması gerekmektedir. AB, balıkçılık sektörüne ve tüketicilere yarar sağlamak amacında olan, ortak bir balıkçılık politikasına sahiptir.
Bilgi Toplumu
On beş yıl önce varolmayan cep telefonları bugün hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. İnternet kesintisiz, erişilebilir bilgi akışı sağlar.Yüksek kapasiteli dijital sistemler gibi hizmetler ve programlar sunularak daha önce ayrı olan yayın ve telekominikasyon dünyası biraraya getirilmektedir. Bilgi teknolojisindeki bu devrim evde, işte ve okulda bilgi toplumunu oluşturmaktadır. AB politikaları ve faaliyetleri bu devrimi başlangıcından beri desteklemekte ve yönlendirmektedir.
Bölgesel Politika
AB dünyanın en zengin bölgelerinden biri olmasına rağmen, bölgelerarası gelir dağılımı ve fırsat eşitsizlikleri bulunmaktadır. Gelirleri AB ortalamasının altında olan ve Mayıs 2004'te üye olan ülkeler bu farklılığı daha da derinleştirecektir. Bölgesel politikalar aracılığıyla kaynaklar zengin bölgelerden fakir bölgelere aktarılır. Böylece, hem finansal dayanışma hem de güçlü ekonomik entegrasyon sağlanmış olur.
Bütçe
Berlin'in Charlottenburg semtindeki küçük bir fırın ile Slovenya'nın Jozef Stefan Enstitüsü'ndeki dilbilim öğretmenleri ve Krakow Teknoloji Üniversitesi'ndeki araştırma mühendisleri ile Lizbon'un tren istasyonunun ortak ne noktası olabilir ki? Bunların hepsi AB bütçesinden fon sağlamışlardır. AB'nin yıllık bütçesinin büyük bir kısmı Avrupa toplumlarının faydasına kullanılmaktadır. AB bütçesi, çevre temizliği, gıda güvenliği ve kanser araştırmaları gibi alanlara aktarılmaktadır.
Çevre
Çevrenin korunması günümüz ve gelecek nesillerin yaşam kalitesi için temel şarttır. Ancak, zor olan bunu ekonomik büyüme ile paralel olarak uzun dönemde sürdürebilmektir. AB çevre politikası yenilik ve iş fırsatlarını teşvik eden yüksek çevre standartları inancı üzerine oturtulmuştur.
Dış İlişkiler
AB'nin ticari, ekonomik ve finansal ağırlığı onu bir dünya gücü yapmaktadır. AB küresel düzeyde pek çok ülke ve bölgeyi kapsayan ikili ve çok taraflı antlaşmalar ağına sahiptir. Dünyanın en büyük ticaret hacmine sahip ve dünyanın ikinci en güçlü para birimine sahip olan AB, beş kıtadaki yardım projelerine de ayda bir milyar euro harcamaktadır. AB'nin dış politikada söz sahibi bir konuma gelmesi Birliğe önemli küresel sorumluluk yüklemektedir.
Dış Ticaret
AB dünyanın birinci ticari gücüdür ve dünya ithalat ve ihracat hacminin %20'sini gerçekleştirmektedir. Zengin ve fakir ülkelerin karşılıklı çıkarları çerçevesinde, AB, üye ülkeler arasındaki serbest ticareti 50 yıla yakın süredir başarıyla üstlenmiştir.
Eğitim, Öğretim ve Gençlik
Başka ülkelerde eğitim, öğretim ve çalışma kültürlerarası anlayışa büyük katkıda bulunmaktadır. Her yıl yüz binden fazla Avrupa Birliği vatandaşı, farklı kültürleri tanıma imkanı sunan ve AB vatandaşı olmanın sağladığı olanaklardan faydalanmayı kolaylaştıran AB kaynaklı sınırötesi programdan yararlanabilmektedir. AB aynı zamanda ulusal eğitim ve öğretim kalitesinin yükselmesini teşvik eder, çünkü bu alanlar iş ve gelişme için çok önemlidir.
Enerji
Petrol kıtlığı ve enerji kesintileri seyrek meydana gelir ancak bu durum da enerjiye hayatın her alanında ihtiyaç duyulduğunun hatırlatıcısıdır; ulaşım için, konutları kış mevsiminde ısıtmak yaz mevsiminde soğutmak için, fabrikaları, şirketleri, çiftlikleri işletmek için enerjiye ihtiyaç vardır. Ancak pek çok enerji kaynağı tükenmiştir. Ancak enerji kullanımı kirliliğin kaynaklarından biridir. Sürdürülebilir kalkınma petrolün daha az ve akıllıca kullanılması anlamına gelmektedir.
Ekonomik ve Parasal İlişkiler
Sürdürülebilir bir büyüme ve Avrupa Birliği'nde istihdam yaratabilmek için, üye ülke hükümetleri ekonomilerini sağlıklı ekonomik işletme temellerine dayandırmalıdırlar. Başarının anahtarı; yakın siyasi işbirliği, oydaşma ve denk muamele esasına dayanmaktadır. Ortak para politikası bu sürecin bir parçasıdır.
Genişleme
1 Mayıs 2004'te GKRY ve Malta'yı da kapsayan sekiz merkez ve doğu Avrupa ülkesinin Birliğe dahil olması, yüzyıllardır süregelen ayrılığın sonunu getiren, tarihi bir başarıdır. Yeniden birleşmiş Avrupa; dört yüz elli milyon vatandaşına ekonomik yararlar sağlayan tek pazarı ile, daha güçlü, daha demokratik ve daha istikrarlı bir kıta anlamına gelir.
Gıda Güvenliği
Son yıllarda sağlık sektöründe patlak veren gıda sektörüne bağlı krizler tüketicilerin gıda güvenliği üzerindeki güvenini sarsmıştır. Bu duruma karşılık AB küresel bir ‘tarladan tabağa' adlı, vatandaşlarının gıda sektöründeki güvenlerini tekrar kazanmayı amaçlayan bir strateji geliştirmiştir.
İşletmeler
Başarılı ve modern olmasına rağmen Avrupa iş ve sanayi dünyası bu şöhreti muhafaza edemeyebilir. Teknolojik gelişmelere ayak uydurmak ve rekabeti sürdürmek kalıcı bir mücadeledir. Bu sorunu başarılı bir şekilde karşılayabilmek, sürdürülebilir büyüme ve daha fazla refah için gereklidir. AB'nin girişimcilik politikası yenilikleri, girişimciliği ve hizmetler ve üretimde rekabetçiliği teşvik etmede önemli bir rol oynar.
Görsel - İşitsel Politikalar
Günümüzde televizyon bilgi ve eğlencenin temel kaynağıdır. Her insan günde ortalama üç saatini, film, spor haberleri ve diğer programları izleyerek geçirir. Görsel-İşitsel sektör AB'ye bir milyon iş olanağı sağlar. Bu sektör büyük ticari çıkarlar ve kültürel çeşitlilik , kamu hizmetleri ve sosyal sorumluluk konularını içerir. Birlik ortak çıkarların olduğu yerlerde kural ve rehberler oluştururken, her bir ulusal hükümet kendi görsel-işitsel politikasını yürütür.
Gümrük
Gümrük Birliği, AB'ni oluşturan en temel yapıtaşlarından biridir. Bu durum, Birlik içersindeki gümrük vergilerini kaldırmış, yerine ithal mallara yönelik tek bir vergi sistemi yürürlüğe koymuştur. Üye ülkeler arasında gümrük kontrolleri kaldırılmıştır. Gümrük görevlileri artık sadece AB'nin dış sınırlarında bulunmaktadır. Bunlar sadece ticaretin devamını sağlamakla kalmayıp aynı zamanda çevrenin ve kültürel mirasın korunmasını sağlamaktadırlar.
Güvenlik ve Dış Politika
Avrupa Birliği'nin uluslararası ilişkilerde tek ses olarak hareket etmesi fikri Avrupa'nın bütünleşme süreci kadar eskidir. Ancak birlik ortak güvenlik ve dış politika konusunda gösterdiği başarıyı, tek pazar ve ortak para birimi konusunda gösterememiştir. Komunizmin çöküşünü izleyen jeopolitik değişiklikler ve Balkanlar ve ötesinde meydana gelen krizler AB üyelerine tek bir ağızdan konuşma ve hareket etme çabalarını arttırmıştır.
Genel Sağlık
Ülkeler ve kıtalar arasında düzenli olarak seyahat eden insanların olduğu bir dünyada ulusal sınırlar içine giren bulaşıcı hastalıklar engellenemeyerek AB vatandaşlarını tehdit etmektedir. Sigara bağımlılığı, yetersiz beslenme veya kirlilikten kaynaklanan hastalıklar tüm AB ülkeleri için endişe konusudur. Tek pazarda tıbbi ve kan ürünlerinin güvenliği paylaşılan bir sorumluluktur. Sağlık alanı üye ülkelerin öncelikli sorumluluğu olmasına karşın, AB bu konudaki zorlukların etkin çözümünde yönlendirici rol oynayabilir.
İç Pazar
10 yıldır Avrupa tek pazarını doğal kabul ediyoruz. Sınırların kaldırılması ile insanlar, mallar, hizmetler ve sermaye tek ülke içersinde dolaşırcasına Avrupa düzeyinde serbestçe hareket etmektedir. AB vatandaşları Birlik iç sınırları içinde iş ve zevk için dolaşabilmekte veya tercihlerine göre kendi ülke sınırları içinde kalıp tüm AB ürün çeşitlerinden yararlanabilmektedirler. 1993'te tek Pazar AB'nin en büyük başarısı ve en zorlu mücadelesi olmuştur.
İnsan Hakları
İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü AB'nin temel değerlerindendir. Kuruluş antlaşmasında yer alan bu değerler, temel haklar şartının kabulü ile pekiştirilmiştir. İnsan Haklarına saygı, sadece birliğe katılmak isteyen ülkeler için değil, aynı zamanda birlikle ticari ve diğer antlaşmalara sahip olan ülkeler için de bir önkoşuldur.
İnsani Yardım
Her hafta televizyonlarda ve gazetelerin ilk sayfalarında felaket haberleri ve görüntüleri yayınlanmaktadır. AB, doğal ya da insan kaynaklı felaketlerde din, dil, ırk ve politik görüş ayırmaksızın, yardıma muhtaç halka mümkün olan en hızlı şekilde ulaşmayı amaç edinen bir insani yardım ağının merkezidir.
İstihdam Politikası
Avrupa istihdam ve sosyal politikasının sloganı, daha çok ve daha iyi iş olanakları ile fırsat eşitliğidir. AB dünyanın rekabet oranı en yüksek ve en dinamik ekonomisine sahip olma iddiasındadır. Sosyal politika gündemi ekonomi, istihdam ve sosyal politikalar çerçevesinde ele alınır.
Kalkınma
AB ve üye ülkelerden gelen sermayenin yaklaşık yarısı fakir ülkelere yardım etmek için kullanılmaktadır ki bu da Birliği dünyanın en büyük yardım yapan kuruluşu kılmaktadır. Ancak kalkınma politikası yalnızca temiz su ve yol yapımı sağlamayı içermez. Birlik ticareti de; pazarını fakir ülkelere açarak ve onları birbileri ile daha çok ticaret yapmaya teşvik ederek, bir kalkınma aracı olarak kullanır.
Kültür
Dil, edebiyat, plastik sanatlar, görsel sanatlar, el sanatları, mimari, sinema ve radyo yayıncılığı Avrupa'nın kültürel çeşitliliğinin tüm dallarıdır. Farklı bölge ve ülkeleri temsil etmelerine rağmen hepsi Avrupa'nın ortak kültür mirasına aittirler. Avrupa Birliği'nin önemli iki amacı vardır: bu çeşitliliği korumak ve desteklemektir, aynı zamanda diğerlerine de erişebilir hale getirmeye çalışmakır.
Ortak Tarım Politikası
Ortak Tarım Politikasının amacı çiftçilere makul yaşam standartları sağlamak ve tüketicilere adil fiyat üzerinden kaliteli besin sunmaktır. Bu ihtiyaçların karşılanma şekli yıllar içersinde değişmiştir. Şimdiki anahtar kelimeler besin güvenliği, kırsal çevrenin korunması ve para için değerdir.
Rekabet
Etkili rekabet açık piyasa ekonomisi için çok önemlidir. Rekabet fiyatları düşürür, kaliteyi arttırır ve tüketicilerin seçeneklerini genişletir. Rekabet teknolojik yeniliklere imkan tanır. Bunun gerçekleşmesi özel sektör ve hükümetlerde dürüstlük ve adillik çok önemlidir. Avrupa Komisyonu özel sektör ve hükümetlerin mal ve hizmetlerin adil ticareti hakkındaki Avrupa Birliği kurallarına uymalarını temin için çok geniş güçlere sahiptir.
Tüketiciler
AB içerisindeki her vatandaş birer tüketicidir ve Avrupa Birliği onların sağlığını koruma, güvenliklerini sağlama ve ekonomik standartlarını iyi seviyede tutma konularına oldukça özen gösterir. Avrupa Birliği tüketicilerin eğitim ve bilgi haklarını yükseltir, onların çıkarlarının güvence altına alınmasına yardımcı olur, ve onları kendilerine yardım edecek olan tüketici dernekleri konusunda cesaretlendirir.
Ulaşım
Sınırların kaldırılması ve ulaşım sektöründeki fiyatların düşüşü, Avrupa Birliği vatandaşlarına bugüne kadar hiç görülmemiş derecede, ülkeler arası hareketlilik sağlamıştır. Bu sayede farklı ülkelerde üretilen mallar tüketiciye doğrudan ulaştırılabilmektedir. AB, ulusal pazarları rekabete açarak ve fiziksel ve teknik engelleri ortadan kaldırarak bu gelişime katkıda bulunmuştur. Ancak büyüme oranı sürdürülebilir değildir.
Vergilendirme
Doğrudan vergilendirme, hükümetlerin kendi sorumluluklarındadır. AB vergilendirme politikası katma değer vergisi ve tek pazarı doğrudan etkileyen gider vergisi gibi dolaylı vergilerin oranlarına odaklanır. Ayrıca vergi kurallarının AB çapında sermayenin serbest dolaşımını sağlayacak ve vergiden kaçınmak için yaratılacak fırsatlara neden olacak sermaye dolaşımını engelleyecek şekilde olmasını sağlar. Aynı zamanda AB politikası aynı zamanda AB vatandaşlarının Birlik içinde herhangi bir yerde çalışma hakkını sınırlayabilecek vergi kurallarını hedef alır.
Yolsuzluk
Sigara kaçakçılığı, sahte para basımı, varolmayan portakal üretimlerini sübvanse etmek, tüm bunlar Avrupalı vergi mükelleflerinin sırtına yüklenmektedir. Avrupa Kaçakçılıkla Mücadele Bürosu (OLAF) AB'nin ve vergi mükelleflerinin mali çıkarlarıyla ilgilenen üç yüz elliden fazla memura sahiptir.
Avrupa Günü'nün tarihçesi
9 Mayıs 1950'de Robert SCHUMANN, Avrupa'nın güvenliği için kaçınılmaz olan birleşik bir Avrupa fikrini ortaya çıkardı. Schumann Deklerasyonu olarak bilinen bu sunuş, Avrupa Birliğinin temellerini attı. Sonra, 1985 Milan Zirvesi'nde 9 Mayıs'ın Avrupa Günü olarak kutlanması kararı alındı.
Türkiye - AB İlişkileri
Türkiye ile Avrupa Birliği'nin ilişkileri 31 Temmuz 1959'da Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlar. AET Bakanlar Konseyi'nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşması ortaklık yaratan bir anlaşmadır.
Bunu 1970 yılında imzalanan Katma Protokol izlemektedir. Türkiye'nin, sonradan Topluluk üyesi olan birçok ülkeden daha önce Topluluk ile ilişkilerini başlatmış olan bu iki önemli belge, o tarihlerden sonra ve 17 Aralık 2004 tarihli Avrupa Konseyi Sonuç Bildirgesi sonrasında halen devam etmekte olan süreçte Türkiye-AB ilişkilerinin hukuki dayanaklarındandır.

Yöneticinin Rolleri




1) Yöneticinin Kişilerarası Rolü;  Örgüte başkanlık etme, örgütü ziyarete gelen çeşitli çevrelerden misafirlere (ör.siyasi parti temsilcileri, sendika temsilcileri, basın kuruluşları temsilcileri vb) örgütü tanıtma, diğer işletmelerle ilişkiler kurma, var olanı düzenleme, geliştirme, işletmeye personel alma, çalışanların eğitimi, motive edilmesi, gerektiğinde ödüllendirme ya da uyarma, cezalandırma.

2) Yöneticinin Bilgi Rolü; Diğer işletmelerden, şirketlerden bilgi toplama, onların gelişimlerini takıp etme, işletme alanıyla ilgili yeni yazıları okuma, dergileri, makaleleri takip etme. Rakip işletmelerin yaptıklarını takip etme. Elde ettiği bilgileri örgüt içinde gerekli kişilerle veya tüm çalışanlarla paylaşma. Örgütün dışarıda temsil edilmesi.

3) Yöneticinin Karar Verme Rolü; Yatırımlar, kaynak ayırma, görüşmeler yapma, sorun çözme.


KÜRESELLEŞME VE FARKLI KÜLTÜRLERDE YÖNETİM

Örgütler bir çok fonksiyonu olan karmaşık yapılardır. Bütün işletmeler kendilerini rasyonel bir şekilde yapılandırmayı amaçlarlar ancak buna rağmen her zaman bu sonuç elde edilmeyebilir. Örgütlerin büyümesi, iç ve dışta yaşanan değişimler, kriz dönemleri vs özellikle şirket yapılanmalarının güçlü ve rasyonel bir temele dayanıyor olması son derece önemlidir. İşlerin tıkır tıkır yürüdüğü bir örgüt elbette normal zamanlar için de önemli ve arzu edilen bir şeydir. Zira normal dönemler de işletmenin verimliliği ve uyumu düzenli bir büyüme ve tatmin edici kar için gereklidir.
Ancak içte ve dışta çeşitli faktörler işletmenin bu yapısını koruması ve sürdürmesi konusunda sorunlara yol açabilmektedir. Bu faktörler;
1) Örgütlerin var kalmak, varlığını sürdürmek için karışık içsel ve dışsal durumlara uyum sağlama çabaları,
2) Çevrenin sürekli belirsizlik yaratması
olarak kabaca ikiye ayrılabilir. Belirsizliğin kontrolü zorlaştıracağı ve beklenmedik sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır.

Çevrenin yarattığı belirsizliklerin öngörülmesi zor ve riskli olsa da olası değişiklikler konusunda tahminde bulunmak, doğru tahminde bulunmaya çalışmak örgütün geleceği açısından önemlidir.

Çağımızda yönetme işini neredeyse anlık ve karmaşık yapan en önemli gelişme küreselleşme olgusudur.

Küreselleşme en basit tanımıyla dünyadaki örgüt ve insanların birbirine bağlanmasıdır.
Günümüzde bir işletme hangi büyüklükte olursa olsun son derece hızlı bir değişim içinde olan dünyada küresel ekonominin koşullarıyla baş etmek durumundadır. İşletmeniz dünyanın neresinde olursa olsun ihracat yaptığınız ülkelerdeki ekonomik, siyasi, toplumsal gelişmeleri yakından izlemek ve bilmek durumundasınız. Ortaya çıkan politik, ekonomik ya da sosyal krizlerin yarattığı sorunları süratle çözebilmek ya da alternatif yollar bulabilmek için olup biteni bilmek, anlamak gerekmektedir.
Politik değişimler (ör. hükümet değişimleri) veya krizler ihracat ya da ithalat yaptığınız ülkelerle aranızdaki mal akışını sekteye uğratabilir, fiyat değişimleri ortaya çıkabilir.
Diyelim ki tarım ilaçları üreten bir işletmenin yöneticisisiniz. İhracat yaptığınız ülkenin tarım ilacı kullanımıyla ilgili kendi yasal düzenlemelerinde yapacakları bir değişiklik sizi yakından ilgilendirecektir. Belli bir kimyasalın ya da maddenin kullanımının yasaklanması, insan sağlığına zararlı olduğunun tespit edilmesi durumunda sizin de o ülkeye yönelik ihracatınızda yasaklı ürünü kullanmamanızı gerektirecektir. Dolayısıyla onun yerine bir başka alternatif ürün düşünmek, araştırmak ve bulmak ondan sonra da yeni bir formül geliştirmek durumunda kalacaksınızdır. Öte yandan eski formüle göre üretilmiş tarım ilaçları stoğunuzu ne yapacağınızı da düşünmelisiniz.

Küreselleşmenin iş hayatına doğrudan veya dolaylı bir çok etkileri bulunmaktadır. Bu etkilerin başında gelişmekte olan ulus devletlerin iç pazar hacimlerinin küçülmesi gelmektedir. Ulus devletlerin iç pazarı küçülmektedir çünkü büyük şirketler gelişmekte olan ülke pazarlarına girip dış pazarlarını genişletmektedirler.

29 Mart 2016 Salı

YÖNETİCİNİN ROLLERİ NELERDİR




YÖNETİCİNİN ROLLERİ NELERDİR

Günümüzde yöneticinin 3 tür rolü vardır;

1- Kişilerarası rolü
Örgüte başkanlık etme. Örgütü başka örgütleri veya kurumları ziyaret etmede ya da örgüte yapılan ziyaretlerde konukları kabul etme, onlara örgütü tanıtma, diğer şirketlerle ve kurumlarla ilişkileri düzenleme, çalışanları işe alma, eğitme, ödüllendirme veya cezalandırma.

2- Bilgi rolü
Diğer şirketlerden bilgi toplama, örgütü ve faaliyetlerini etkileyecek makaleleri, gazete haberlerini okuma. Yeni bilgilerin örgüt içinde duyurulması.

3- Karar verme rolü
Yatırımcılık, kaynak ayırma, görüşmecilik ve sorun çözücülük.






YÖNETİCİ KİMDİR VE NE İŞ YAPAR




YÖNETİCİ KİMDİR VE NE İŞ YAPAR


Yönetici örgütün çalışmasıyla ilgili bütün süreçleri ve bu süreçleri yürüten çalışanları bilmek, tanımak zorundadır. Üretim, finans, muhasebe, hukuk, müşteri ilişkileri vb tüm konulara vakıf olarak bunlarla ilgili ortaya çıkan sorunlara çözüm bulması gereken kişidir. Çalışanlar yanında işin tekniğini de bilmek durumandadır.  Örgütsel Psikoloji açısından yöneticinin en önemli görevi çalışanları ve onların sorunlarını anlamaktır.
Bunu yapabilmenin yolu onların yani çalışanların çalışma ortamlarını, koşullarını, birbirleriyle kurdukları ilişkileri ve nihayet kişiliklerini tanımak ve bilmekten geçer. Bütün bunları bilmek yöneticinin işini kolaylaştırır ve başarısında etkili olur.

Yönetici insanlar aracılığıyla, onları çalıştırarak işleri yaptıran ve yürüten kişidir.  Yöneticiler kaynak bulur, karar verir ve belirli amaçlar doğrultusunda başkalarının etkinliklerini yönetirler. Yöneticiler, bilinçli bir şekilde koordine olmuş sosyal birimler olan örgütler içinde iş görürler. Örgütler iki veya daha fazla kişiden oluşan ve sürekli olarak belirli fonksiyonları ortak amaç veya amaçlar doğrultusunda sürdüren yapılardır. Bu anlamda hizmet ya da üretim amaçlı tüm şirketlerin birer örgüt olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar okul, hastane, labaratuvar, güvenlik şirketleri veya karakollar, askeri kuruluşlar vb tümü örgüttür.  İşte bu örgütlerde çalışan kişilerin görev, yetki ve sorumlulukları konusunda çalışmalarını yürüten, yönlendiren ve belirli amaçlara ulaşmayı hedefleyen kimseler yöneticilerdir.

Günümüzde yöneticilerin 4 temel fonksiyonu vardır:

1- Planlama
2- Organize Etme
3-Liderlik
4- Kontrol

Planlama: Örgütün amaçlarını belirlemek ve tanımlamak, stratejiler geliştirmek, çeşitli faaliyetleri koordine edebilmek için planlar yapmaktır.

Organize Etme: Yöneticiler aynı zamanda örgütün yapısından sorumlu olan kişilerdir. Ne tür işler yapılacak, bunları kim yapacak, işlerin tanzimi nasıl yapılacak. Kimler kime karşı sorumlu olacak, raporlar nasıl ve kim tarafından tutulacak, kararlar ne zaman, nerede alınacak. Bunların tümü organize etme fonksiyonudur.

Liderlik Etme: Çalışanlarda güven ve saygı uyandıran bir tutum ve davranış içerisinde onları verimli çalışmaya teşvik edebilmektir liderlik. Bunun için tutarlı, sağlam kişilik özellikleri yanında insanlarla doğru zaman ve zeminde ilişki kurmak, aldığı kararlarla sorunları adil bir şekilde çözmek ve yönetmektir.

Kontrol: Örgüt içindeki faaliyetleri gözleyerek, daha önce planladığı bicimde yürütülmelerini izlemek, aksayan veya başarılı gitmeyen işleri doğru ve uygun zemine çekmek yöneticinin kontrol fonksiyonudur.